Düğün yapacak olan çoğu kesim, Türk geleneklerine bağlı olarak çeşitli hediyeler dağıtmaktadır. Evlilik arifesinde olan çoğu çift, misafirlerine nasıl hediye dağıtacaklarını düşünmektedir. Verilecek olan hediyelikler, misafirler tarafından uzun bir süre saklanacağı için çok önemlidir. Her yıl, bu hediyeler farklı modellerle ve çeşitlerle karşımıza çıkmaktadır.
Annelerin belki de en heyecanlı günleri bebeklerinin dünyaya geldiği gün olmaktadır. Bu güzel gün, her ne kadar acılı ve sancılı da olsa harika bir gündür. Anne olmak kelimelere sığmayacak kadar değerli ve hissiyatı en yoğun duygulardan birisidir. Bir annenin evladına duyduğu sevgi, belki de dünya üzerindeki en asil sevgidir. Özellikle annelerin bu konudaki hassasiyetleri, doğumdan sonra oluşan lohusa döneminde de kendisini belli eder.
Bebekler hayata gözlerini açtıklarında, akrabalar ve çevredeki kişiler hemen ziyaretlere başlar. Geleneklerimize ve göreneklerimize göre bu ziyaretler kesinlikle hediyesiz olmaz. Bu dönemde bebeklere genellikle maşallah, nazarlık, kapı süsü ve ikramlık gibi pek çok hediye sunulabilmektedir.
Türk milleti olarak hediye seçimine çok önem veririz. Hediye almayı sevdiğimiz gibi hediye vermeyi de çok severiz. Bu noktada alınan hediyeler için “Gösterişlilik” ve “Sadelik” kavramı ortaya çıkmaktadır. Peki, bir hediye alırken, hediyenin gösterişli mi olması gerekiyor, yoksa sade mi?
Hediyeler bir kişiyi memnun etmenin ve ona olan değerinizi göstermenin en iyi yollarından birisi. Bu memnuniyet duygusu hem hediye veren için hem de hediye alan için geçerli. Bir hediyenin amacı da en basit haliyle budur zaten. Özel etkinliklerde, doğum günlerinde, söz, nişan ve düğün gibi aktivitelerde hediyeleşmek neredeyse bir gelenek halini aldı.